ABD güçleri ile müttefikleri Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) hem petrol-gaz yatakları açısından zengin hem de tahıl ambarı niteliğindeki doğu bölgesini kontrollerine alıp enerji ve gıda kaynaklarını çalması nedeniyle sıkıntı çeken Suriye’de, resmi haber ajansı SANA, ‘işgal güçlerinin buğday ve petrol çalmaya devam ettiklerini’ duyurdu.
SANA’nın haberinde “Suriye’nin zenginliklerini çalmaya devam eden Amerikan işgal güçleri, Haseke bölgesi kırsalının kuzeydoğusundaki Rümeylan’dan buğday ve petrol yüklü 45 araç kaçırdı” denildi.
SANA’ya konuşan El Süveydiye köyünden yerel kaynaklar, ‘Rümeylan’dan çıkarılan buğday ve petrol yüklü 45 kamyon ve tankerden oluşan bir konvoyun, el Velid sınır geçişi üzerinden kuzey Irak’a götürüldüğünü’ belirtti.
Aynı kaynaklar, ‘ayrıca Kuzey Irak’tan gelip el Velid’den geçen teçhizat ve lojistik malzeme yüklü 27 kamyondan oluşan bir konvoyun, buradaki işgal güçlerini desteklemek için Rümeylan’a yöneldiğini aktardı.
Bu haberin gelmesinden 24 saatten daha kısa süre önce de El Cezire bölgesinden yasadışı şekilde çıkarılan petrolü taşıyan 37 tankerin ve içinde ne olduğu bilinmeyen çok sayıda kamyon ile dondurucu kamyonun el Velid sınır geçişine yöneldiği belirtilmişti.
Önceki nakliyatla ilgili SANA’ya konuşan kaynaklar, büyük kapalı kutular konulmuş bir dizi tankere DSG’ye ait olduğu söylenen makineli tüfekli destek araçlarının eşlik ettiğini kaydetti.
Ankara, YPG’yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG’nin de ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu tezini kabul etmiyor.
Suriyeliler ekmek kriziyle baş etmeye çalışırken, ABD güçleri ile DSG, Haseke’ye bağlı Rümeylan ve Malikiyye’deki tonlarca buğdayı Irak’a taşıyor. DSG, Suriye hükümetinin Kamışlı’daki Manuk Un Değirmeni’ne de el koyarak çalışanların işlerine son verdi. Manuk Değirmeni, Fırat’ın doğusundaki bölgelerde en büyük ikinci un üretim merkezi
Haziran sonunda Ortadoğu’daki müttefiklerine ‘Suriye ile ilişkileri normalleştirme planların çok dikkatli düşünmeleri’ uyarısında bulunmuş olan Joe Biden’ın başkanlığındaki ABD yönetimi, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın hükümetiyle işbirliği yapan herhangi bir ülke veya işletmeye yaptırım uygulanmasına izin veren Sezar Yasası’nı işletmekle tehdit etmişti.
2011’de vekalet savaşının başlamasından önce gıda ve enerji bakımından kendi kendisine yeten bir ülke olan Suriye’de, büyük yıkım yaratan ABD ile müttefiklerinin desteklediği on binlerce cihatçı, Rusya, İran, Hizbullah tarafından geri püskürtüldü veya yok edildi. Ama hem ABD’nin yaptırımları hem de ABD ile DSG’nin kaynak hırsızlığıyla karşı karşıya olan Suriye, Rusya ve İran’ın acil yakıt ve gıda yardımıyla gündelik hayatı devam ettiriyor. Üstelik İran’ın petrol sevkiyatları sürekli İsrail saldırılarının akametine uğruyor. Suriye’nin yeniden inşa çalışmaları da ABD’nin yaptırımları yüzünden sekteye uğruyor.
Suriye devlet medyası, haftalık ve bazen günlük olarak, petrol ve tahılla dolu düzinelerce kamyonun ülke dışına kaçırılırken, askeri teçhizat ve erzak yüklü kamyonların ülkeye giriş yaptığını bildiriyor.
Suriye Petrol Bakanı Besim Tuma, petrol rezervi 2.5 milyar, doğalgaz rezervi 241 milyar metreküpü bulan Suriye’nin petrol kaynaklarının yüzde 90’ının ABD ve müttefiklerinin kontrolü altında olduğunu tahminini paylaşmıştı.