Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yönelik bazı söylemlere tepki göstererek “Yalanla dolanla ordumuza ve onun komuta heyetine dil uzatmayı adet haline getiren ordu bozanlar var” dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile dün Denizkurdu 2021 Tatbikatı’nın Doğu Akdeniz’deki ‘seçkin gözlemci günü‘ faaliyetlerini takip etti.
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait 133 suüstü gemisi, 10 denizaltı, 43 uçak, 28 helikopter ve 14 insansız hava aracının katıldığı tatbikatta, personele ve katılımcılara hitap eden Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkesinin, asil milletinin, bölgesinin güvenliği ve barışı için yurt içinde ve sınır ötesinde başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikeye karşı azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürdüğünü belirtti.
TSK’nin BM, NATO, AGİT, AB bünyesinde ve ikili anlaşmalar çerçevesinde Kosova, Bosna, Katar, Libya, Somali, Afganistan ve birçok coğrafyada küresel barış ve istikrara katkı sağladığını bildiren Akar, tüm faaliyetlerin yanı sıra personelin niteliklerini, çağın şartlarına ve harbin değişen doğasına en uygun şekilde geliştirmek amacıyla da eğitimleri sürdürdüklerini aktardı.
Ocak ayından bugüne kadar 26 tatbikatı başarıyla icra ettiklerini ifade eden Akar, “Denizkurdu-2021 Tatbikatı da bunlardan biridir. Planlı olarak icra edilen tatbikatımız jenerik bir senaryoya dayanmaktadır. Ege ve Doğu Akdeniz’de icra edilen bu tatbikatın maksatlarından biri de Mavi Vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi koruma azim ve kararlılığımızı göstermektir” diye konuştu.
Denizkurdu-2021’in Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı unsurlarının katılımıyla yapıldığını dile getiren Akar, “Deniz Kuvvetlerimiz Mavi Vatan Tatbikatı’ndan sonra Denizkurdu-2021 Tatbikatı’nı da büyük bir başarıyla icra ederek bir kez daha gücünü tüm dünyaya göstermiştir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği, teşvik ve desteğiyle savunma sanayinde yerlilik ve millilik oranının yüzde 70’lerin üzerine çıktığını aktaran Akar, yerli ve milli silah, araç ve gereçler ile her türlü malzemenin tatbikatta etkin ve başarılı bir şekilde kullanıldığını söyledi.
TSK’nin icra ettiği tüm harekatlarda şanlı tarihi ve kültürü gereği dini, kültürel yapıların, tarihi eserlerin ve çevrenin zarar görmemesi için büyük bir dikkat ve hassasiyet gösterdiğini anımsatan Akar, “Tatbikatlarımız esnasında da deniz canlılarının korunması ve deniz kirliliğinin önlenmesi konularındaki hassasiyetimizi de titizlikle sürdürmekteyiz” ifadelerini kullandı.
TSK’nin sadece ülkesinin güvenliği için değil dost ve kardeş ülkelerin barış, huzur, güvenliği için de mücadele ettiğini belirten Akar, şunları söyledi:
“500 yıllık kardeşlik bağlarımız olan Libya’da faaliyetlerimizi de bu kapsamda sürdürüyoruz. Amacımız ‘Libya Libyalılarındır’ anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış, barış ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya’nın oluşumuna katkıda bulunmaktır. Birçok ülkenin özellikle ateşkesten sonra rol kapmaya çalıştığı Libya’da ikili anlaşmalarımız çerçevesinde bulunan birliklerimiz tarafından Libyalı kardeşlerimize askeri eğitim, mayın/EYP temizliği, sağlık, insani yardım ve diğer askeri konularda danışmanlık desteği verilmektedir. Yakın zamanda Hafter güçleri tarafından sözde bir tören gerçekleştirildi. Bu sözde törene çok sayıda personel ile askeri harp araç-gereç ve malzemesi katıldı. Bu eylem, Hafter’in varlığını koruma gayretlerinin, Libya’daki sorunun Hafter ve destekçilerinden kaynaklandığının açık bir göstergesidir.”
‘Vicdan sahibi herkes sormalı’
Bakan Akar, bu kadar askeri teçhizatın Hafter güçlerinin eline nasıl geçtiği sorusunu, akıl vicdan sahibi ve Libya’nın istikrarını isteyen herkesin sorması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Görülüyor ki IRINI Harekatı sadece Ulusal Birlik Hükümeti için uygulanmaya çalışılan, bu yönüyle de yanlı ve meşruiyeti tartışmalı bir faaliyettir. Siyasi süreci olumsuz etkileyip istikrarsızlığa sebep olmaktadır. Tüm bu provokatif girişimlere rağmen bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Libyalı kardeşlerimizin haklı davasına desteğimiz devam edecektir. Ayrıca bölge barışına katkı sağlamak maksadıyla başta Mısır olmak üzere ilgili ülkelerle çalışmalarımız, temaslarımız devam etmektedir.”
Türkiye’nin bölgesindeki ve dünyadaki tüm sorunları uluslararası hukuka uygun olarak, barışçıl yöntemlerle ve iyi komşuluk ilişkileri içerisinde çözülmesinden yana olduğunu vurgulayan Akar, “Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki sorunların da diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine samimiyetle inanıyor ve bunun için çaba sarf ediyoruz” dedi.
‘Bizler daima pozitif gündeme odaklanmak istiyoruz’
Bunun için Yunanistan ile istişari görüşmeler, NATO Ayrıştırma Usulleri Toplantıları ve Güven Artırıcı Önlemler çerçevesinde toplantıların yapıldığını anımsatan Akar, şunları kaydetti:
“Bizler daima pozitif gündeme odaklanmak istiyoruz. Barış ve istikrar için en doğru, en kolay çözümün, birbirimizin hakkına, hukukuna riayet edilmesi ve böylece iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesiyle mümkün olacağı da artık anlaşılmalıdır. Her zaman belirttiğimiz gibi, biz bu coğrafyanın zenginliklerinin bölge ülkeleri arasında uluslararası hukuk çerçevesinde ve adil bir şekilde paylaşılmasından, barış içerisinde müreffeh bir geleceğin birlikte inşa edilmesinden yanayız. Açıkça ifade ediyoruz ki bizim kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında kesinlikle gözümüz yoktur. Ancak Kıbrıs dahil, Mavi Vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta azimliyiz, kararlıyız ve buna muktediriz.”
‘Ordubozan’ tepkisi
Bakan Akar, son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik bazı söylemlere de tepki göstererek şunları kaydetti:
“Yalanla dolanla ordumuza ve onun komuta heyetine dil uzatmayı adet haline getiren ordubozanlar var. Fitne ve fesat peşinde koşan bu ordubozanlar, TSK’nin tatbikatlardaki ve asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla üç kıtada icra etmekte olduğu operasyonlardaki başarılarını engelleyemeyecekler, gölgeleyemeyecekler. Türk Silahlı Kuvvetleri, yurt içinde, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde, Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da, Libya’da, Doğu Akdeniz’de ve daha birçok coğrafyada, hem ülkemizin hem de dost ve kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak, bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamak için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla mücadelesine devam edecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerleriyle, aklın ve bilimin ışığında, anayasa çerçevesinde, yasalar ve Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”