2021 için belirlenen asgari ücret, işçilerin yüzünü güldürmedi. İşçiler “Geçinmekte zorlanıyoruz. Gıda dışında başka bir şey almıyoruz yine de ayı borçla kapatıyoruz. Ne yapalım, yemek mi yemeyelim” diyor. Ekonomist Apuhan ise asgari ücretteki vergi yükü acilen kaldırılmasının gereğine işaret ediyor.
İşveren, işçi temsilcileri ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından bir aydır sürdürülen toplantılar sonucunda, geçen sene 2 bin 334 lira olan asgari ücrete yüzde 21.56’lık bir artış geldi. Yani, 2021 yılında asgari ücretle çalışanların cebine 2 bin 825 lira girecek. Öte yandan asgari ücretten yapılan kesintiler geçen sene 618 lira iken, 751 liraya çıktı.
Koronavirüs pandemisinin ülke ekonomilerini olumsuz etkilediği bu dönemde, Türkiye de bundan nasibini almış durumda. Geçtiğimiz yıl döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, bulunduğumuz durumda sabitlenmiş olsa da mevcut dolar kuru hala 7.40 civarında. 5 Ocak 2020 tarihinde ise dolar 5.97 liradan işlem görüyordu. Türkiye gibi gıda dahil pek çok kalemini ithalat üzerinden karşılayan bir ülkede döviz kurlarındaki oynamalar vatandaşın cebine de sirayet ediyor. Zira, ülkede buğday ve bazı hububat ürünlerinde dahi uygulanan gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar sıfırlandı.
Gıdada yıllık bazda artış yaklaşık yüzde 21
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre 2020 yılının enflasyonu yüzde 14.6. Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) ise yıllık bazda en yüksek artış 28,12 ile çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 21,12 ile ulaştırma, yüzde 20,61 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda görüldü.
‘Türkiye’nin yüzde 64’ü geçim şartlarının kötüleştiğine inanıyor’
Ayrıca, Metropoll Araştırma Şirketi’nin yaptığı ‘Türkiye’nin Nabzı-Aralık 2020’ araştırmasına göre ankete katılanların yüzde 64’ü geçim şartlarının kötüleştiğini söylerken, yalnızca yüzde 8 bu şartların iyileştiğini belirtti.
Öte yandan, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi’nin (DİSK-AR) 2019 yılında yayınladığı rapora göre, ülkede yaklaşık 10 milyon civarında kişi asgari ücretle çalışıyor. TÜİK’in Aralık ayında yayınladığı son verilere göre ise Türkiye’de çalışanların sayısı 27 milyon 707 bin kişi.
Tüm bu şartlar göz önüne alındığında, Türkiye’de asgari ücretle geçinenleri yeni yılda ne bekliyor? 2021 yılında neler yaşamayı umuyorlar, geçinebilecek mi? Yeni yılın asgari ücretiyle geçimi sağlayacak olanlar durumlarını, Ekonomist Şevket Apuhan ise yapılması gerekenleri Sputnik’e anlattı.
‘Asgari ücretteki vergi yükü kaldırılmalı’
Ekonomist Apuhan’a göre yapılması gereken asgari ücretteki vergi yükünün kaldırılması. Apuhan “Asgari ücret elbette yeterli değildir. Zira ülkemizdeki yoksulluk sınırı ortadadır. Ancak unutmamak gerekir ki işverenin içerisinde bulunduğu durumda pek iç açıcı değildir. Yani bu haliyle asgari ücret hem işvereni üzer hem de çalışanı mutlu etmez. Dolayısıyla yapılması gereken devletin asgari ücretten vergi yükünü kaldırması bu sayede asgari ücretin işverene yük olmadan yükseltilmesidir. Şüphesiz bu hususta devletin piyasayı denetim alması kimin gerçekten asgari ücretle çalıştığı kimin asgari ücretli gösterildiğini denetlemesi elzemdir” şeklinde konuştu.
‘Sadece karın tokluğuna çalışıyoruz, bu kölelik düzeni gibi bir şey’
İzmir’de, otomotiv yan sanayide kalite kontrol işçisi olarak çalışan Emrah Dağcı, geçen sene pandemiden dolayı eşinin işten çıkarıldığını ve tek maaşla geçinmeye çalıştıklarını vurgulayarak “Biz her zaman tabii daha yüksek olmasını isteriz ama hem işverenler hem de iktidar bizi bu düşük ücrete mahkum ediyor. Kiranın 1500 lira olduğu bu zamanda asgari ücret 2 bin 800 küsür lira. İnsanlar nasıl geçinecek? Bizimki sadece karın tokluğuna çalışmak gibi bir şey. Kölelik gibi bir düzende yaşıyoruz, sadece karın tokluğu. Yaşamaya çalışıyoruz. Sabahın karanlığında çıkıp, akşamın karanlığında eve geliyoruz. Ay sonu gelince yatan maaş giderimi karşılamıyor. Böyle bir döngü içine girdik, nasıl çıkacağız, bilmiyorum. Tek dayanağımız birlikte çalıştığımız iş arkadaşlarımız. Bu ülkede asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlar var” dedi ve ekledi:
‘Gıda dışında aldığımız başka bir şey yok, eskiden 50 liraya aldığımızı şimdi 200-300 liraya alabiliyoruz’
“Geçinemediğimiz noktada kredi kartına sarılıyoruz. ‘Bu ay fazla harcamayalım’ dediğimiz zaman bile kredi kartından en az 2 bin lira harcama yapmak zorunda kalıyoruz. Yaptığımız sadece gıda alışverişi. Eskiden 50 liraya aldığımızı şimdi 200-300 liradan aşağıya alamıyoruz. Zaten gıda dışında aldığımız başka bir şey yok, aynı pantolonu ay boyunca giyip işe gidiyoruz. Bunlara bile yetişemiyoruz.”
‘Ne yapalım, yemek mi yemeyelim, bunu yapmaya başlayacağız artık’
Bu maaşla geçinmenin “imkansız” olduğu söyleyen işçi Emrah Dağcı, her ay borcu borçla kapatmak zorunda olduğunu söyleyerek “Benim aylık giderim 5-6 bin lira ama kazancımın bununla alakası yok. Her ay çektiğim krediyle takviye etmek zorundayım. Bu kredi bitecek ve ben ödemeye devam edeceğim. Belki de başka kredi çekmek zorunda kalacağım. Bir yandan da bankalara sömürtüyoruz kendimizi, çünkü yapacak başka hiçbir şey yok. Ay başı geldiğinde kirayı ödemek zorundasınız. Faturaları ödemek zorundasınız, ihtiyaçlarını gidermek zorundasınız. Haftada 300 lirayla alışverişinizi yapamıyorsunuz, ne yapalım, yemek mi yemeyelim? Bunu yapmaya başlayacak artık insanlar. Milletvekili diyor ya ‘kuru ekmek yiyorsanız aç değilsiniz’ diye, bakış açıları bu. Zenginleri doyursak biz de kendimizi doyuracağız ama, onları doyuramıyoruz. Biz hiç büyüyemedik, bir ev, araba alamadık. Biz ömrümüzü veriyoruz çalıştığımız yere. Hem baba hem çocuğu çalışıyor aynı yerde. İnsanlar bütün hayatını burada harcıyor” ifadelerini kullandı.
‘Sadece maaşımızdan değil her şeyden vergi ödüyoruz, bari maaşımıza dokunmayın’
İşçi Dağcı “devletten zaten vazgeçtik, bizim sırtımızdan para kazanan işverenler kesintilerimizi karşılasın” diyerek “Sadece 1 ay iş durgunluğu oldu diye, işveren primlerimizi kesti. Bunun sonucunda bıçak kemiğe dayandı gibi oldu ve iş yerinde artık isyan ettik, ayaklandık. Primlerimizi vermeye başladı. Hep kendilerini koruma altına almaya çalışıyorlar. Bizim sırtımızdan çok büyük zenginlik elde ettiler. Şirketimiz de büyüdü, dışarıya da ürün gönderiyoruz. Bize hak gördükleri ücret bu. Kendileri nasıl hayat yaşıyor, biz nasıl hayat yaşıyoruz? Lafa gelince aileyiz ama biz hakkımızı talep edince isyan etmiş oluyoruz. Bize zaten bunun haricinde hiçbir seçenek bırakmıyorlar. Biz senenin ilk iki ayı düzgün maaş alıyoruz, kalan aylarda kesintiye gidiyoruz. Biz zaten artık devletten vazgeçtik, devlet bizi sömürüyor, bari siz işveren, direkt bizim sırtımızdan para kazananlar olarak siz kesintilerimizi karşılayın diyoruz. Bunu yapan firmalar da var. Biz sadece maaşımızdan vergi ödemiyoruz ki, faturamızdan da ödüyoruz, her şeyden ödüyoruz. Bari maaşımıza dokunmayın” anlattı.
‘Bu sene geçen seneden çok daha kötü olacak’
8 senedir Tekirdağ’da elektrikçi olarak çalışan Volkan Özkaya geçen senenin kendileri için çok da zor geçmediğini ancak bu senenin geçen seneden daha kötü olacağını söyleyerek “Asgari ücrete gelen 500 liralık bir zam güzel fakat 2021 senesi için başka nelere zam gelecek, bilmiyoruz. Bunun mazotu var, yiyeceği var… Bunlar da yerinde durmayacak belli ki. Bu senenin geçen seneden daha kötü olacağını düşünüyorum. Ben Tekirdağ’da çalışıyorum. Bizim çalıştığımız yer için aslında çok da zorlanmıyoruz. Eşim de çalışıyor, tek çocuğum var. Fakat, çevremizde 2-3 çocuğu olan aileler için bu durum çok daha zor olacaktır. Okul dönemi de başlayacak, o zaman daha da kötü olacak. Nasıl derler, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diye. Bu şekilde olacak diye düşünüyorum. Bu 500 liralık zammın arka yüzü zamlar yapıldığı zaman ortaya çıkacak. Bütün yük işveren ve işçinin sırtında. Devletin kasasına giren sürekli artıyor” dedi.
‘Ancak iki kişi çalışarak ayı borçsuz kapatabiliyoruz’
Özkaya, evlerini iki maaş girdiğini ve ancak ayı borçsuz kapattıklarını dile getirerek “Bu devirde tek maaşla geçinmek mümkün değil. Tek maaşla günü kurtarırsın, yerinde sayarsın. Bir şey sahibi olamazsın, ev, araba alamazsın. Tek maaş olunca insanlar çarklarını borçla döndürmeye çalışıyor. Herkes bankalardan aldığı borcun batağında. Enflasyon sebebiyle alım gücümüz daha da düşecek. İnsanlar geçinebilmek, evine ekmek götürmek zorunda. Tek maaşla hep borçlanırsın, içeri girersin, bir yerde patlar zaten. Eğer iki kişi çalışıyorsa, hani rahat geçiniyoruz demeyeyim ama, en azından borçsuz kapatabiliyoruz. Ama pek yaşıyormuşsunuz gibi olmuyor. Dışarı çıkıp eğlenmeye kalkmak çok lüks olmaya başladı artık. Zaten dışarı çıkıp vakit geçiren insanlar ya evinin rızkından kesiyor ya da zengin. Bırakın dışarı çıkıp eğlenmeyi, artık dışarıdan eve yemek söylemek bile çok zor, evini düşünüyorsan bunu yapamazsın, imkansız. Başka türlü ayın sonunu getiremezsin” ifadelerini kullandı.
Yazıda ifade edilen görüş ve düşünceler, Sputnik’in görüşlerini yansıtmayabilir.