CHP lider Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV’de katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu; enflasyon, güçlendirilmiş parlamenter sistem, erken seçim konularına değindi. Mecliste de gündem olan sahte diploma krizi ve AİHM’nin Demirtaş ve Kavala kararları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Halk TV canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sayıştay raporlarıyla ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Sayıştay’ın TBMM adına denetim yaptığını belirterek, “Denetlediler. Biz de bu soygun düzenini Sayıştay raporlarından öğrendik. İhaleler kaça verildi, bilmiyoruz. Havaalanını kaça yaptın? Ben de 600 milletvekili de gazeteciler de bilmiyor. O raporlar olmazsa hiç öğrenemeyeceğiz. Sayıştay o açıdan önemlidir. Yolsuzluk var mı, yok mu Sayıştay raporlarından bir şekliyle öğreniyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, “CHP’li belediyeler yargıya pek çok yolsuzluk dosyası sevk etti ama herhangi bir ilerleme yok. Açığa çıkarmak yetiyor mu?” sorusu üzerine, yolsuzluk yapanların iktidar tarafından korunduğunu iddia etti.
“Bürokrasi içinden bilgi geliyor mu?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Devletin içinde son derece temiz, dürüst, gidişten büyük rahatsızlık duyan insanlar var. Onlar devletin gözlerinin önünde soyulmasını kabul etmiyorlar, rahatsızlar. Bir şekliyle bu bilgiler bize, medyaya ve diğer yerlere de gidiyor. Bunlar görülüyor zaten. Görmemek mümkün değil” yanıtını verdi.
Tank palet fabrikasıyla ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Tank palet fabrikası özelleştirilmedi, bedava verildi. Bir sent bile alınmadı. Bu ‘TSK tank üretmesin’ diye yapıldı” iddiasında bulundu.
“Ordunun tank üretmesine niye karşı olunur?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi: “Devleti Londra’daki bir avuç tefeciye teslim etmişseniz… Avrupa’nın en büyük entegre tank palet tesisi. Alın teriyle parça parça büyütülen bir yer orası. Ethem Sancak ne üretti bu ülkede? Neden verdiniz ona? Dünyanın teşvikini verdiler yan tarafta bir fabrika kuracaktı Ethem Sancak ama baktı ki ‘Bu fabrikayı kuramıyorum ben o zaman tank palete çökeyim’ dedi. Çöktüler üstüne. Bunların yatacak yeri yoktur. Kendi ordusu tank üretme noktasına gelmişken özelleştiriyorsunuz, başka bir yere peşkeş çekiyorsunuz bir kuruş almadan. ‘2018’de ilk tankı üreteceğiz’ diyorsunuz, 2021 yılındayız. Nerede bu tank? Yalan söylemede bunlar kadar mahir kimse yoktur, olamaz. Ben utanırım mesela.”
Ekonomik bazı verilere değinen Kılıçdaroğlu, rakamların doğru açıklanmadığını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, “Enflasyon yüzde 10, 15, bunların hepsi hikaye. biz vatandaşın nabzını tutuyoruz. Şu anda siyasi anlayış uluslararası sermaye çevreleri tarafından teslim alınan bir anlayıştır. ‘Faizi düşüreceğiz’ dediler, dolar gelecekti. Geldi mi? Gelmedi ve ‘Yükselteceksiniz’ dediler. Tefecilerin taleplerini yerine getirdiler” değerlendirmesinde bulundu.
‘Bütün kadınlardan özür dilemesi lazım’
Erdoğan’ın başörtülü CHP’lilere yönelik ‘vitrin mankeni’ ifadesine de değinen Kılıçdaroğlu şöyle dedi: “Daha ağır bir şey söyledi: vitrin mankeni. Bütün kadınlardan özür dilemesi lazım . Başı açık başörtülü bütün kadınlardan özür dilemesi lazım. Hiçbir kadın vitrin süsü vitrin konusu falan değil, olmamalı. Her insanın bir gururu her insanın bir onuru her insanın bir beklentisi vardır. Bir insanı kalkıpta bir başka kişi aşağılamak gibi bir hakkı hukuku yoktur.
Partimizde başörtülü kadınların olması işte sembolik değil. İnanan o kadar çok kişi var ki. Erdoğan sadece adalet yürüyüşüne baksaydı orayı bir izleseydi, orada görecekti. Erdoğan vaizelerle toplantı yapmamıştır ama bu kardeşiniz vaizelerle de toplantı yaptı. Biz bunları alıp siyasete malzeme etmiyoruz. Zaman zaman bir araya geliyoruz, oturuyorum konuşuyorum. Ne kadar samimi olduğumuzu inanca ne kadar yaklaştığımızı herkesin kişiliğine, kimliğine ne kadar saygı duyduğumuzu anlatıyorum. Ama bunları kalkıp televizyonlarda şov için yapmıyorum. Ben inandığım için yapıyorum.”
‘Bu çıkışın yolu demokrasilerde seçimdir’
“2021’i erken seçim yılı olarak görüyor musunuz? Böyle bir baskınız olacak mı?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Yok, bir özel baskımız olmayacak. Toplumun talebini siyasetçilerin dinlemesi lazım. Toplum ağır bir sürecin içine girerse elbette bir çıkış arayacaktır. Demokrasilerde o çıkışın yolu da sandığı ortaya koyup, vatandaşın tercihini beyan etmesini sağlamaktır. Demokrasinin özünde yatan da zaten seçimdir. Dolayısıyla vatandaşın oyuna arzu ettiğiniz zaman başvurabilirsiniz. Türkiye iyi yönetilmiyorsa ve bunun faturası doğrudan halka çıkıyorsa ve halk bir bunalım içindeyse bir çıkış yolu bulmak gerekir. Bu çıkışın yolu da demokrasilerde seçimdir. Getirir sandığı koyarlar, bir daha vatandaş seçerse zaten yollarına devam ederler.”
‘Tek dert var Kılıçdaroğlu’
Ekonomik ve Sosyal Konseyin toplanmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Çiftçiye, işçiye, sanayice soramıyorlar. Sarayda oturmuşlar kendi kendilerine plan, program yapıyorlar. Türkiye’de hiç dert yok. Tek dert var Kılıçdaroğlu. O zaman biz bunun sesini nasıl keselim? Kesemezsin kardeşim. Yeri gelir sokak sokak gezerim Türkiye’yi. Ben doğruları söylüyorum. Esnafın, berberin sorununu dile getiriyorum rahatsız oluyor. Çünkü ona göre çok pembe bir tablo var niye bu Kılıçdaroğlu böyle konuşuyor?” dedi.
Erken seçimle ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Erdoğan tekrar seçileceğine inansa gider. Seçim yapılsa kazanamayacağını bildiği için biz bunu nasıl uzatırız. Uzatıyor. Fatura garibana, sokaktaki insana çıkıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘yerli ve milli muhalefeti de biz tesis edeceğiz’ sözlerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Etsin” dedi.
“Bu daha fazla baskı getirebilir mi?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Anadolu’da güzel bir söz vardır, zalimin erken gitmesi için dua ederler ‘Zulmün artsın’ diye. Zaten yaptıkları zulüm. ‘Nereden, nasıl acaba biz Kılıçdaroğlu’nu CHP’yi sıkıştırıp atabiliriz’ diye. Atamazsın kardeşim. Yedi sülalemizi araştırdın boğazımızdan aşağıya haram lokma inmedi, inmeyecek Allah nasip etmesin” karşılığını verdi.
‘Bir kişi var orada, o ne derse oluyor’
Kılıçdaroğlu, “Millet İttifakı’nın içine farklı seçenekler düşünülüyor mu?” sorusu üzerine, şunları söyledi: “Daha çok erken. Nedeni de şu, önümüzdeki seçimler bir siyasi parti seçimi değil, demokrasiden yana olanlarla demokrasiye karşı olanların seçimi olacaktır. Demokrasiden yana olanları Millet İttifakı temsil edecek. Otoriter, tek adam rejiminden yana olanları da Cumhur İttifakı temsil edecek. Bugün Cumhur İttifakı’nda hiçbir tartışma var mı? Yok. Bir kişi var orada, o ne derse oluyor.”
“Sayın Bahçeli’nin dediği şeyler de oluyor” ifadesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu: “Arada bir ‘Bunu yapma’ dediği zaman o da ‘Yapmam olur’ diyor. Ama son söz yine Erdoğan’ın. Orada bir tartışma, demokrasi zemini yok ve tam bir otoriter yapı var. Bahçeli de otoriter bakıldığı zaman. Millet İttifakı’nda demokratik bir yapı var. İktidara geldiğimizde ülkeyi nasıl yöneteceğiz, önceliklerimiz neler olacak oturup bunları konuşacağız. Bugünden ‘Millet İttifakı’nın bileşenleri ne olacak, öbür tarafın bileşenleri ne olacak’ diye bir tartışma zemini daha çok erken. Millet İttifakı’nın demokrasiden yana olan tavrının vatandaş tarafından da benimseneceğine inanıyorum. Çünkü vatandaşımız demokrasiyi seviyor.”
“Bahçeli’nin bir noktaya getirip Sayın Erdoğan’ın elini bırakacağını düşünür müsünüz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Bilmiyorum bırakır mı, bırakmaz mı? Beraber yürürler mi, yürümezler mi bilmiyorum. Çok da fazla ilgilenmiyorum. Vatandaşın derdiyle bizim ilgilenmemiz lazım. Onların Türkiye’yi getirdiği yer burası. Beraber getirdiler buraya. Aralarında barış mı olur, kavga mı olur. Bahçeli destek mi verir, desteğini çeker mi onlarla ilgilenmiyoruz” yanıtını verdi.
‘Bu yapı bozulduğu zaman politikanın gidişinin değişeceği’ yönündeki ifade üzerine Kılıçdaroğlu, “Doğru ikili yapı bozulduğu zaman belki daha farklı dengeler veya erken seçim gündeme gelebilir. Bu çağrıyı kim yapar, kim yapmaz onu bilmiyorum. Ama Türkiye’yi erken seçime götürecek 2 aktörün Bahçeli ve Erdoğan olduğunu biliyoruz” dedi.
Parlamenter sistem çalışması
Parlamenter sistem çalışmalarıyla ilgili bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem eski sisteme dönüş anlamına gelmiyor. Eski sistem geçmişte darbeler yaşayan bir Türkiye’de şöyle veya böyle darbe hukukunu oluşturan bir belge, bir beyanname aslında. Biz darbe hukukundan tamamen arındırmak istiyoruz” diye konuştu.
“Barajın düşürülmesi var mı?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Sayın Davutoğlu ekibiyle beraber bir çalışma yaptı, diğer siyasi partiler de güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili düşünceler oluşturuyorlar. Kendi ekiplerini onlar da kurdular, çalışıyorlar. Bu çalışmalar gider. Önce her parti kendi çalışmasını belli bir olgunluğa ulaştırdıktan sonra da belli bir zaman dilimi içinde belki bir araya gelinebilir, oturulup konuşulabilir. Bizim göremediğimiz bir eksikliği bir başka parti görmüş olabilir. Dolayısıyla onu daha olgun, mükemmel hale getirmek mümkün olacak. Biz bunları yapacağız.”
‘Sahte diploma TBMM’de savunuldu’
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de birçok işsiz vatandaş olduğunu, okulu bitiren ve KPSS’den 90-95 puan alan bir mühendis işsizken 60 puan alan bir kişinin ‘torpil’ olduğu için işe alındığını iddia etti. Gençlerin ‘torpili’ asla kabul etmediğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütün emeklerinin siyaset kurumu tarafından nasıl çalındığını, hak etmeyen kişiye belli makamların nasıl tahsis edildiğini görüyorlar. O kadar bozulduk ki, sahte diploma Türkiye Büyük Millet Meclisinde savunuldu ya. Akıl alacak şey değil, sahte diploma. Kendisi söylüyor, ‘Sahte diplomayı bu bana verdi’ diye. Sahte diplomayı alan kişinin hakkını yani o sahte diplomayı, meclisin kürsüsüne çıkıp aynı partili bir başka kişi savunuyor ya. Hayatımda söyleseler, ‘Ya bu olmaz’ derdim.”
Kılıçdaroğlu, yayıncının “İttifaklarla buradan çıkış arıyorsunuz” sözleri üzerine, ahlaklı insanlarla çıkış aradıklarını, demokrasiyi, fakirin, fukaranın ve garibanın hakkını savunan ahlaklı bir siyaset anlayışıyla Türkiye’yi buradan çıkarmak istediklerini söyledi.
‘Dış politikayı Türkiye’nin aleyhine kullanıyorlar’
Dış politikayla ilgili değerlendirmeler de yapan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Dış politikayı Türkiye’nin aleyhine kullanıyorlar. Bakın bu kadar açık ve net söylüyorum. Herkes bize düşman oldu. Mısır, bizim ortak tarihimizin olduğu, ortak kültürü yaşadığımız bir devlet. Biz Mısır’la niye düşman olduk? Hangi gerekçeyle düşman olduk? Bizim bütün bunları düşünmemiz lazım.
Doğu Akdeniz’de hakkımız olan şeyleri, kimsenin hakkını yemek istemem yani Doğu Akdeniz’e sahip çıkanların hepsi haklı, yani bizden. Hepimiz haklıyız yani. Burası bizim, Doğu Akdeniz’de çıkacak olan doğalgazıydı, petrolüydü bunların tamamının Türkiye üzerinden geçmesi lazım, Avrupa’ya öyle gitmesi lazım. Türkiye’nin de çıkarı böyle, Avrupa’nın da çıkarı böyle ve biz orada yalnız kaldık ya. Niye biz yalnız kalıyoruz? Bizim hakkımız var orada. Oturdular, oradaki devletler hep beraber bir anlaşma imzaladılar, Türkiye yok içinde. Niye yok içinde kardeşim ya?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir danışmanının Osman Öcalan ile görüştüğü yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerden önce de TRT’nin bir görüşme yaptığını, şu anda da yeni arayışların olduğunu ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, ne görüşüldüğünü bilmediğini belirterek, şöyle devam etti: “Erdoğan istemese böyle bir görüşme zaten olmaz. Erdoğan’ın telkiniyle veya talebiyle yapılmış olabilir. Geçmişte yerel yönetimlerde de Erdoğan’ın telkini ve talebi olmasaydı yine bu görüşmeler olmazdı. O dönemde de buna benzer görüşmeler yapıldı. Erdoğan benim anladığım kadarıyla bir çıkış arıyor. Bu sorunun muhatabı aslında Sayın Bahçeli’dir. Sayın Bahçeli’ye sorulması lazım bu sorunun. Bahçeli’nin bilgisi dahilindedir büyük bir ihtimalle bu tür görüşmeler. Madem bunlar birlikte bir ittifak içindeler herhalde Sayın Bahçeli de bu konuda bir şeyler söyleme ihtiyacı duyacaktır.”
Yüksek mahkemelerin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararları
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarına ilişkin,”Siyaset kurumu, kişileri yargıdan bağımsız olarak düşman olarak bellemişse ve bunları düşmanlaştırmışsa, yargıyı da öç alma kurumu haline dönüştürmüşse siyaset ya da siyasetçi, öç almak için yargıyı da kullanır hale gelmişse Türkiye’de buna benzer olaylar olur” değerlendirmesini yaptı.
Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitelerden atılan akademisyenler, hakimler, devlet memurları gibi Türkiye’de haksızlığa uğrayan milyonlarca kişi olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, bu kişilerin hak istediğini, hak aradığını söyledi.
Pınar Gültekin’in babasının CHP milletvekiliyle ilgili iddiaları
CHP’li milletvekilinin, Pınar Gültekin’in babasına ‘Davadan vazgeç’ dediği iddialarıyla ilgili, babanın ortaya bir kanıt koyup koyamadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, milletvekilinin HTS kayıtlarını istediğini, geldiği zaman bütün gerçeklerin ortaya çıkacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Zaten 1-1,5 dakika konuşmuş, başsağlığı dilemiş. Defin işlemi gerçekleşmiş, ertesi gün arayıp, başsağlığı dilemiş, söylediği o. ‘Eğer kanıtlarlarsa öyle bir görüşmeyi, bırakın CHP’den ben milletvekilliğinden de istifa ederim’ dedi. Bu kadar açık ve net. HTS kayıtları gelir, bakılır, edilir. Hatta mahkeme de isteyebilir bu kayıtları, görüşmelerin kayıtlarını da isteyebilirler, hepsi istenebilir yani. Biz de büyük bir dikkatle takip ediyoruz.”
2020’ye ilişkin değerlendirmelerinin ve yılın olayının ne olduğunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, salgını yılın olayı olarak gördüğünü ifade etti.
Kılıçdaroğlu, salgın nedeniyle birçok insanın hayatını kaybettiğini belirterek, bu kişilere Allah’tan rahmet diledi. Bu yılın kahramanlarının da sağlık çalışanları olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, hepsinin olağanüstü bir çaba harcadığını vurguladı.