Rusya Devlet Başkanı’nın Kırım Daimi Temsilcisi ve Kırım Başbakan Yardımcısı Georgiy Muradov, Kiev’in Kırım üzerindeki kontrolünü yeniden sağlama planının ‘Batılı küratörlerin teşvikiyle’ yapılan bir provokasyon olduğunu söyledi.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitriy Kuleba, ülkenin Kırım’ı geri döndürmeyi planladığı politikanın ‘üç ayağının’ olduğunu belirtmiş ve bunları ‘Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi tarafından kabul edilen ‘işgalden kurtarma’ ve yeniden entegrasyon stratejisi, tüm ortakların çabalarını birleştirmek, ‘uluslararası hukukun tesisi’ ve Kiev’in yarımada üzerindeki tam egemenliği’ olarak sıralamıştı.
Rusya Devlet Başkanı’nın Kırım Daimi Temsilcisi ve Kırım Başbakan Yardımcısı Georgiy Muradov, Kuleba’nın açıklamalarını Sputnik’e değerlendirdi.
Muradov, yaptığı açıklamada “Ukrayna halkının ‘stratejide’ belirtilen bu çılgınca rotanın devamında karşılaşacağı tehlike düzeyini anlayabilmesi için, Rusya Anayasasını, askeri doktrinini ve ülke liderliğinin Rusya’nın toprak bütünlüğüne ve halkının yaşamına yönelik saldırıların sonucunda Ukrayna devletinin akıbetinin ne olacağına ilişkin açıklamalarını okumaları yeterlidir” dedi.
Ukrayna’nın uçurumun kenarına doğru emin adımlarla ilerlediğine vurgu yapan Muradov, bunun en azından Rus karşıtı provokasyonu destekleyen ülkelerdeki duyarlı güçler arasında endişeye neden olması gerektiğini kaydetti.
Muradov, Rusya ile çatışmayı aktif olarak teşvik eden Avrupa ve Türkiye’nin ‘kendini koruma duygusunun’ harekete geçeceği umudunu dile getirerek, “Ukrayna-Rus çatışmasını kışkırtma deneyinin bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum. Ancak, ateş iyice alevlenmeye başladığında Kiev’in yalnız kalacağı ve yediği haltı tek başına temizlemek zorunda kalacağından eminim” ifadelerini kullandı.
Ukrayna, yedi yıl önce referandum sonucunda Rusya’ya bağlanan Kırım’ı hala kendine ait ‘geçici olarak işgal edilmiş bölge’ olarak görüyor.
Kiev, Kırım’ın Ukrayna’ya geri döndürülmesi stratejisinin ele alınacağı ‘Kırım Platformu’ zirvesinin 29 Ağustos’ta düzenleneceğini duyurmuş, zirveye Türkiye, Fransa, İngiltere, Almanya, Kanada ve ABD’nin davet edildiğini bildirmişti.
