Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov, Rus barış gücü birliklerinin Dağlık Karabağ’ın tamamını kontrol ettiklerini ve eylemlerinin sayesinde bölgede insani bir felaketin önlenmiş olduğunu belirtti.
Yabancı askeri ataşelerle bir araya geldiği görüşme sırasında konuşan Gerasimov, Rus barış gücü birliklerinin Dağlık Karabağ’ın tamamını kontrol ettiklerini ve eylemlerinin sayesinde bölgede insani bir felaketin önlenmiş olduğunu ifade etti.
Gerasimov, “Bugün Laçin koridoru ve Dağlık Karabağ tamamen Rus barış gücü birlikleri tarafından kontrol ediliyor” diye konuştu.
Barış gücü birliklerinin insani bir felaketi önlemek ve yerel halkı korumak için bölgeye aktarıldığını ve ateşkes anlaşmasının uygulanmasını 23 gözlem noktasından denetlediklerini vurgulayan Gerasimov, şu ana kadar 43 binden fazla sığınmacının sürekli ikamet yerlerine geri döndüğünü ifade etti.
Gerasimov Rus barış gücü birliklerinin ayrıca mayın temizleme çalışmaları kapsamında 280 hektardan fazla alanı 100 kilometreden fazla yol kesimini temizledikleri, yaklaşık 9 bin patlayıcı maddenin saptanıp imha edildiği bilgisini verdi.
‘NATO’nun Rusya sınırlarındaki provokasyonlarında artış söz konusu’
Rusya Genelkurmay Başkanlığı’nın NATO’nun askeri eğitimlerinde gözle görülebilir Rusya karşıtlığı ve ittifakın ülke sınırlarındaki provokasyonlarının arttığını tespit ettiğini söyleyen Gerasimov, şöyle konuştu:
“İttifak birliklerinin eğitim faaliyetleri, blokla bağlantısı olmayan ülkelerin giderek daha fazla çekildiği, açıkça ifade edilen bir Rus karşıtı yönelimle yürütülüyor. Rusya sınırlarının yakınında kışkırtıcı eylemlerde de artış var.”
‘Uzayda ve siber alanda askeri zıtlaşma, nükleer silahlı olaylar tehdidi barındırıyor’
Askeri zıtlaşmaların siber alanı ve uzayı da kapsayacak şekilde yayılmasının nükleer silah kontrol ve kullanma sistemlerine müdahale risklerini yükselttiğine dikkat çeken Gerasimov, şunları söyledi:
“Askeri zıtlaşma siber alana ve uzaya yayılıyor, bunun sonucunda nükleer silah kontrol ve kullanma sistemlerinin işlevlerine müdahaleden kaynaklı olayların ortaya çıkması ile ilgili riskler artıyor.”
Nükleer caydırıcılığın özüne ilişkin resmi görüşlerin ‘Rusya’nın Nükleer Caydırıcılık Alanındaki Devlet Politikasının Temellerinde’ ortaya konduğunu hatırlatan Gerasimov, Rusya’nın bu alandaki politikasının ‘tamamen savunma amaçlı olduğunu ve nükleer kuvvetlerin potansiyelini sınırlama için yeterli seviyede tutmayı amaçladığını’ vurguladı.
Rus komutan, “Nükleer silahlar, potansiyel düşmanı ülkemize yönelik saldırmaktan vazgeçmeye zorlama aracı olarak görülüyor. Silahlı kuvvetler tarafından ‘gerilimi azaltmak için tırmandırma’ konseptinin kabul edildiği yönündeki iddialar spekülasyon. Rus belgelerinde böyle bir şey yok” ifadelerini kullandı.
‘START-3’ün uzatılmaması durumunda Rusya ve ABD’nin stratejik silahlar ile ilgili herhangi bir kısıtlaması olmayacak’
Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması’nın (START-3) uzatılmaması durumunda Rusya ve ABD’yi stratejik silahlar alanında kısıtlayacak herhangi bir faktörün olmayacağın belirten Gerasimov, şunları söyledi:
“Bugün kontrol unsurları sadece 5 Şubat’ta sona erecek olan START-3 Anlaşması’nda yer alıyor. Bu tarihten sonra ne Rusya’nın, ne de ABD’nin önünde herhangi bir kısıtlama olmayacak. Bu durumu karmaşık, fakat aşılabilir olarak değerlendiriyoruz.”
‘Bu yıl Rus hava birliklerinin katılımıyla İdlib’in güneydoğusu militanlardan kurtarıldı’
Gerasimov, Rus savaş uçaklarının Suriye’nin İdlib bölgesinin güneydoğusunda militanlara karşı yürütülen operasyonda yer aldıkları bilgisini verdi.
“Yılın başında teröristlerin sivil yerleşim yerlerine düzenli olarak ateş açmalarının yanı sıra hükümet birliklerine ve Rus askeri tesislerine yönelik saldırılara yanıt olarak Suriye ordusu, Rus Hava-Uzay Kuvvetleri’nin desteğiyle İdlib gerginliği azaltma bölgesinin güneydoğu bölümünü radikallerden kurtarmak için bir operasyon düzenlemek zorunda kaldı” diyen Gerasimov, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sonuç olarak bölgenin önemli bir kısmı tekrar hükümetin kontrolüne geçti, Hmeymim Hava Üssü’ne ve Halep’e yönelik saldırıları önleyecek koşullar yaratıldı. Suriye genelindeki durum istikrara kavuşma eğiliminde.”
