Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Biz burada son teknoloji diyoruz; insansız hava uçakları, insansız hava helikopterleri diyoruz hâlâ antikacı dükkânı gibi 1960’tan kalma uçakları kullanalım tarzında açıklamalar yapıyorlar. Bizim havada neyi uçurduğumuz değil, yere ne kadar su attığımız önemli olmalı” dedi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Antalya’nın Manavgat ilçesinde ülkenin farklı yerlerinde çıkan yangınlarla ilgili açıklama yaptı.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklaması şöyle:
Şu anda aktif olan tüm yangınlarımızda iyiye doğru bir gidiş var. Bildiğiniz gibi ‘kontrol altında’ demediğimiz sürece yangınlarla ilgilenmeye ve açıklama yapmaya devam ediyoruz. Bugün sabah itibariyle birkaç yangınımızla ilgili kontrol altına almayı umuyorduk ancak şu anda ihtiyaten iyiye gitmekle beraber bunlar için de ‘kontrol altında’ diyemiyoruz. Aktif yangınlar Adana, yine burada iyiye gidiş var; Osmaniye keza öyle, Antalya’da şu an Manavgat bölgesinde Hocalar tarafında tüten odaklarımız var. Ayrıca bir de Gündoğdu’da sarp ve kayalık alanda devam eden bir yangın var. Etrafları çevrili olmadığı için kontrol altında demiyoruz. Mersin’de Aydıncık’ta bir miktar iyiye gidiş var, Silifke daha iyi durumda. Kayseri ve Muğla’da da iyiye doğru gidişle var. Muğla’da yani Marmaris’teki yangında ufak hasarlar var. Ancak yerleşim yerlerinde şu anda bir tehdit yok. Denize doğru ilerleyen ama yerleşim yeri olmayan bir yangın var, orada da ekiplerimiz kontrol altına alma çalışmalarına devam ediyorlar. Tüm bu yangınlara üç uçak, dokuz tane insansız hava aracı, bir tane insansız helikopter, bir yangın söndürme tankı, 38 helikopter, 680 arazöz, 55 iş makinesi ve tüm kamu kurumlarından 4 binin üzerinde personelle bu mücadelelerimize devam ediyoruz. Maalesef Antalya’da üç, bir de Muğla’da kaybımız var. Kayıplarımıza tekrar rahmet diliyoruz. Hava şartlarını tekrar etmeye gerek yok. Nemin çok düşük olduğu, 40 derecenin üstünde sıcaklıklar ve salı gününe kadar da bunların devamı bekleniyor. Buradan yine vatandaşlarımızı, tüm milletimizi uyarmış olalım. Ormanlık alanların yanından geçerken, ormanlık alanları kullanırken çok dikkatli olalım. Nemin yükseleceği zamana kadar bu günler, yangınlar için hassas günler. Temmuzdaki yangınlarla alakalı genel bir bilgi vermek istiyorum. Diğer ülkelerde neler oluyor, gelişmiş ülkelerde neler oluyor? Kanada’da temmuz ayında 1 milyon 250 bin hektar alan yandı. Geçen yıl Türkiye’de yanan alanların hepsinin toplamı 20 bin hektardır. 3 binin üzerinde yangın vardır, 20 bin hektardır. Kanada’da bir ayda 1 milyon 250 bin hektar. Rusya’da temmuz ayında yine 1 milyon 88 bin hektar alan yandı. Amerika’da Kaliforniya’da devam eden yangınlar var. Temmuz ayında 94 bin hektar alan yandı. Avustralya’yı hepimiz hatırlıyoruz. Altı ay boyunca yanan yangınlar ve yangınlardan kaçamadıkları için vurulmak durumunda kalan hayvanları hepimiz hatırlıyoruz. Yani bu işin herhangi bir gelişmişlikle, batı medeniyeti olmasıyla ya da başka bir şeyle alakası yok. Bu işin organizasyonla alakası var. Bu anlamda da ben orman teşkilatımıza tekrar teşekkür ediyorum. 180 yıllık köklü bir geçmişi olan teşkilat, nevi şahsına münhasır ve dünyada pek benzeri olmayan bir teşkilat olduğu için biz, başta insan kaynağımız olmak üzere ama tabii ki belirlenen son teknolojilerle, insanlarımızın sürekli eğitimiyle bu konuda dünyanın en başarılı birkaç teşkilatı arasındayız. Maalesef tabii yangınlardan hemen sonra ya da yangınlar sürerken bunları istismar etmek maksadıyla ‘imara açılma’ söylemleri her zaman konuşuluyor. Her zaman tekrar ettiğimiz gibi Anayasa’nın 169. maddesi, ‘Orman alanları daraltılamaz, imara konu edilemez, başka bir şeye konu edilemez.’ Bunlarla ilgili istisnalar vardır, istisnalar devlet kurumlarınadır. Turizmle ilgili istisnalar vardır, eğer turizmle ilgili tesis yapılacaksa 40 yıldır, rahmetli Özal’dan beri bunun şekil ve şartları bellidir. Ormanların yakılmasına ihtiyaç yoktur. Bu anlamda bunu da tekrar hatırlatmış olalım. Bu konuyu da rica ediyorum istismar etmeyelim. Bu bölgede maalesef telef olan hayvanlarımız var. Bunların imhasını yapılması gerekiyor. Bir yandan TARSİM Genel Müdürü’müz bölgede. 1300 seramız sigortalı, 1600 hayvanımız sigortalı. Burada zarar gören vatandaşlarımıza Bağ-Kur, SGK, Ziraat, Tarım Kredi borçlarına ve TARSİM borçlarına hem erteleme hem de kredi borçlarının ertelemesini sağlıyor olacağız. Maalesef tabii sadece ağaçları kaybetmiyoruz, yaban hayatında da kayıplarımız var. Bu bizim için de son derece üzüntü verici. Şu an elimde daha güncel olan tarımsal hasarlar var. 22 sera 650 dekar, bunlar muz serası; 15 tane meyve seramız var o da 120 dekar. 320 büyükbaş, 3 bin küçükbaş; 15 bin dekar zeytin, defne ve vs ağaçlık alan kaybı ve 360 kovan kaybımız var. Çalışmalarımız devam ediyor. Bu kayıplarımız için de bakanlığımız önemli bir destek açıklayacak. 15 tır kadar yem dağıtılması söz konusu olacak. Bunu da bugün yarın vatandaşlarımıza dağıtıyor olacağız. 50 kadar teknik personelle de hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Yangınların sebebiyle ilgili çeşitli spekülasyonlar sosyal medyada dolaşıyor. Tabii ki şu an için yangınların sebebiyle ilgili adli merciler ve kolluk kuvvetleri araştırmalarını sürdürüyor. Bu konuyla alakalı önemli bulgulara rastlandığı anda ilgili bakanlıklar tarafından bu konuyla ilgili gerekli açıklamalar yapılır. Yanan alanlarda ilk yağmurlarla birlikte ağaçlandırma yapılacak. Bu da ekim ayını sonları, kasım ayının başlarına denk gelir. Vatandaşlardan resmi açıklamalara itibar etmeleri, bilgi kirliliğine yol açan bilgileri teyit etmeden bu konularda yorumlarda bulunmamaları ve paylaşmamalarını özellikle rica ediyorum. Orman; 1986 yılında toplanmış ve demiş ki ‘Bizim helikopterci mi olmamız lazım uçakçı mı olmamız lazım?’ Coğrafyaya göre de helikopterin daha faydalı olduğu tespit edilmiş ama zaman içerisinde Türk Hava Kurumu’nun uçakları da filoya katılmış. İster istemez bu, insanlarda bir alışkanlık haline gelmiş. Bizim Türk Hava Kurumu’yla bir problemimiz yok, olmaz da. Maalesef Türk Hava Kurumu’nun elindeki uçakla ilgili problem var. Bu uçak uçabilecek kapasitede değil. Uçsa bile performans verebilecek kapasitede değil. Biz burada son teknoloji diyoruz; insansız hava uçakları, insansız hava helikopterleri diyoruz hâlâ antikacı dükkanı gibi 1960’tan kalma uçakları kullanalım tarzında açıklamalar yapıyorlar. Bu bizleri üzmekten başka bir şey değil. Ama bizim işimiz matematik. Orman teşkilatı bunları istemediği için bunları 2-3 senedir kullanmayı bıraktık. 2 senedir de yerine çok daha iyi olan uçakları kullandık. Bizim havada neyi uçurduğumuz değil, yere ne kadar su attığımız önemli olmalı. Yere ne kadar su attığımız da hem şu an kullandığımız Rus uçakları olsun hem de helikopterler olsun bunların ötesinde kapasiteye sahip bir şey yok. Burada uzay aracı kullanmamız gerekse, orman teşkilatı olarak bunu da kullanırız. Biz bu konuda her türlü çabayı, gayreti sarf ederiz.