Tarihi binada bulunan Musiki Muallim Mektebi sanat kurslarına ev sahipliği yapıyor
Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Musiki Muallim Mektebi, Türkiye’nin birçok sanatçısını yetiştirerek önemli bir rol oynamıştır. Şimdi ise restore edilerek sanat kurslarına ev sahipliği yapmaktadır.
Müzik araştırmacısı ve yazar Oğuz Elbaş, tarihi binada kurulan Müzik Müzesi hakkında açıklamalarda bulundu. Elbaş, uzun yıllar yüksek kimya mühendisi olarak çalışırken aynı zamanda müzik tarihi araştırmaları da yürüttüğünü belirtti.
Elbaş, 1990’lı yıllardan itibaren müzik araştırmalarına ağırlık verdiğini ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda danışman olarak görev yaptığı dönemde Anadolu müzelerindeki müzikal değerleri fotoğraflayarak 2 bin fotoğraflık bir arşiv oluşturduğunu ifade etti.
Müzenin oluşturulması ve enstrümanların sınıflandırılmasının bu arşive dayandığını belirten Elbaş, “Belgeniz yoksa sözünüz yoktur. Tevatüre dayalı anlatım dünyanın hiçbir yerinde değer bulmaz. Birinci öncelik olarak belge bulmanız gerekiyor. Bunun için çok çalışmanız gerekiyor” dedi.
Oğuz Elbaş ayrıca, arşiv araştırması yaparken, Alman müzik arkeoloğu Werner Bachmann’dan 7 yıl boyunca ders aldığını da söyledi.
Anadolu’nun Müzik Tarihine Sahip Çıkmak Gerekiyor
Anadolu’nun 12 bin yıllık müzikal geçmişine dikkat çeken Elbaş, Türkiye’nin bu zenginliğini koruması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de büyük bir müzik müzesi veya müzik tarihine yönelik nitelikli yayın ve kitapların olmadığını belirten Elbaş, Anadolu’nun müzik tarihini dünyaya anlatmak için belgelere ve müzelere ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Müzenin içinde yer alan enstrümanların, Çamlıdere Belediye Başkanı Hazım Caner Can’ın çalgı koleksiyonuyla ve Elbaş’ın arkeolojik dönem enstrümanlarından yaptığı birebir replikasyonlardan oluştuğu bilgisini paylaştı.
Elbaş, müzenin içinde Hindistan, Uzak Doğu, Avrupa, Afrika ve Anadolu’dan gelen 100-150 yıllık 300’e yakın enstrümanın sergilendiğini söyledi. Müzede çalgısal anlamda iki bölüm bulunduğunu belirten Elbaş, bir bölümün Anadolu’dan çıkan enstrümanları, diğer bölümün ise dünya çalgılarını içerdiğini belirtti.
Dünyanın En İyi Zilleri Türkiye’de Yapılıyor
Müzenin ilk bölümünde arkeolojik çalgıların sergilendiğini belirten Elbaş, dünyanın en eski zillerinin burada bulunduğunu ve bunların birebir imitasyonlarının getirildiğini açıkladı. Ayrıca Elbaş, Türkiye’nin hala dünyanın en iyi zillerini ürettiğini ve 5 bin yıldır zil üretiminin devam ettiğini belirtti.
Müzenin içinde kaval, kemane, kemençe, bağlama, cura, koltuk davulu, darbuka, çıngırak, zilli tef, çömlek darbuka, klasik kemençe, ut, lavta, kanun gibi Anadolu çalgıları ile flüt, org, ağız orgu, melodika, armonika, ağaç flütü, marakas, conga, düdük, tef, gitar, zither, akordiyon gibi farklı materyallerden yapılmış yabancı menşeli enstrümanlar sergilenmektedir.